26 Eylül 2013 Perşembe

Ey tarlaların hakimi yardım et bana !!



Sanırım üç yaşımdan hatırladığım o kare olmasa daha zor olacaktı bugün her şey benim için. Havza da kocaman bahçeli bir ev ve saati tam kestiremesem de gün batımı kızıllığında ben. Yüksek 4-5 basamaktan çıkabileceğim kömürlüğün damına, adım atmakta bile zorlanırken tırmanma çabam her gün aynı saatte oradan geçecek olan kara trene el sallayabilmek için.. Boyum şimdinin aksine o zamanlar hayli kısa. Ağaç dallarının arasından görebildiğim suyu bulanık bir nehir,bir tren yolu, kızıllıklar içinde bir gökyüzü. Kara trenin bildik o takır tukur sesi arada bir öten düdüğü uzaklardan geliyor önce. Ben neden kırmızı kazağın üstüne mor süveter giymişim onu bilmiyorum nasıl gözüktüğümüzden çok daha fazla önemseyecek şeylerimiz vardı bunu içerde bulaşık yıkarken bir yandan bahçedeki bir yandan beşikteki çocuğuyla konuşan, konuştukça onlar kadar çocuklaşabilen bir annenin gözlerinde görebilirdik. Yada çoğu zamanda göremezdik..

Görüş açıma dahil olan kuşlar hakkaten ''m'' gibi gözükmüyor mu? Hakikat çocuk gözünden bakınca daha kolay değil mi ? Büyümek için sabırsızlandığım bir dönem hatırlamıyorum ne kadar aptalca şey yaşadıysam hep büyük düşüncelerim sayesinde oldu. Yeni tanıdığım bir insana ''Nerde çalışıyorsunuz?'' dan daha önemli sorularımın olmadığı kocaman bir 'büyük' olabiliyorum. '' Biliyoomuusun ölmüş balığımı kaplumbaya attım tek hamlede yediii :( '' dedirtebilcek az insan bulabiliyorum.Ama yok demiyorum..

Her gün aynı saatte gelen biri.. beklemek ne kadar keyifli dimi ? Gittikçe yakınlaşan sesi, hakkaten kara kara dumanlar çıkararak o turunculukla dehtşet bir görsele dönüşüyor demir yığını. Kalbimin ritmi değişiyor yaa var mı ötesi nasıl beklemem her gün bu güzelliği ''hoççakaa tiyenn hoççaakaaa''.. Ne bileyim onla birlikte umut geçiyor sanki her akşam üstü ben el sallarken kolumdaki dandik ama benim için servet önemindeki rengarenk plastik bileziklerim birbirine karışıyor. Akşam kızılı, rengarenk bileziklerim, kırmızı kazağım, kara tren sizi her gün görselimde bir araya getirebilmek için ne çok bekledim ben biliyomusun ?

''Bukettt !! Ne yapıyo yine bu çocuk sesi çıkmıyo?'' endişesiyle tırmanarak çıktığım damdan uçarak inmenin keyfini yaşatıyor annecim de bana :)

Zaman bugün de aynı beklemeyle geçiyor, ne çok bekledim diyebilmek için.. O tadı veren her ana gecelerce şükredebilmek için.. Çocukluğunda tüm jokerleri biriktirmiş bugün harcayan biri için güzel bir başlangıç. Zaman bizi bir şeye birine hazırlıyor ve tüm o mükemmel birleşmeler aynı görsele girince geçiyor önünden akşam kızıllığında kara bir tiren.. Ey tarlaların hakimi yardım et bana !! Bundan sonrasında da ne yapmam gerektiğini bileyim...